Varikosel Nedir? Varikosel Belirtileri, Nedenleri ve Ameliyatsız Tedavisi
Varikosel skrotum damarlarının genişlemesiyle bilinen bir sağlık sorunudur. Genellikle damar kapakçıklarındaki bozukluklar kanın birikmesine yol açar. Bu durum özellikle ayakta durulduğunda ağrıya ve skrotum sıcaklığının artmasına sebep olabilir. Sonuç olarak sperm üretimi üzerinde olumsuz etkiler gösterir ve doğurganlık problemlerine neden olabilir. Varikosel embolizasyonu gibi minimal invaziv işlemler ile ameliyatsız tedavi uygulanır.
Varikosel Nedir?
Varikosel testis torbasındaki toplardamarların anormal genişlemesiyle oluşan bir sağlık durumudur. Bu durum özellikle sol testiste daha sık görülür ve genellikle ağrısızdır. Damarlardaki bu genişleme kapakçıkların düzgün çalışmamasından kaynaklanır ve kanın geri kaçmasına yol açar. Sonuç olarak testislerde kan birikimi meydana gelir ve bu da testislerin sıcaklığını artırır. Yükselen sıcaklık sperm üretimini olumsuz etkileyebilir ve sperm kalitesinde düşüşe neden olur. Eğer varikosel testislerin gelişimini engeller veya ağrıya sebep olursa tedavi edilmesi önerilir. Tedavi edilmediği takdirde kısırlık riski artabilir. Varikosel genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar ve on yaşından küçük çocuklarda nadirdir.
Varikosel Belirtileri Nelerdir?
Varikosel skrotum damarlarının genişlemesi ile ortaya çıkan ve çeşitli belirtilere yol açabilen bir durumdur. En belirgin belirti skrotumda uzun süre ayakta kaldıkça artan donuk ve ağrılı hislerdir. Bu ağrı genellikle kişi uzandığında hafifler. Ayrıca varikosel skrotumda şişlik yaparak fiziksel görünümü değiştirebilir. Şişkinlik genişleyen damarlar nedeniyle daha belirgin hale gelir ve skrotumun etkilenen tarafı daha büyük görünür.
- Görünür veya Hissedilebilir Damarlar: Skrotumda genişlemiş damarlar bazen kitle gibi hissedilebilir.
- Testis Atrofi: Etkilenen testis zamanla küçülebilir bu da bozulmuş kan akışı ve dokuda hasarla ilgilidir.
- Kısırlık: Varikosel sperm sayısında ve hareketliliğinde azalmaya neden olabilir.
- Testislerin Asimetrisi: Etkilenen tarafın testisi genişlemiş damarlar nedeniyle diğerine göre daha aşağıda sarkabilir.
- Skrotumda Ağırlık Hissi: Skrotumun etkilenen tarafında ağırlık hissi yaşanabilir.
- Hipogonadizm: Bazı durumlarda varikosel testosteron düşüşüne ve hipogonadizm belirtilerine yol açabilir.
Varikosel Nedenleri ve Çeşitleri Nelerdir?
Varikosel testislerdeki venlerin anormal genişlemesidir ve çeşitli anatomik ve fizyolojik faktörlerden kaynaklanabilir. Anatomik düzenlemeler sol testis veninin sol renal vene dik açıyla boşalmasını içerir; bu yapı basıncın artmasına ve dolayısıyla varikoselin daha sık sol tarafta görülmesine neden olur. Venöz kapakçıkların yetersizliği veya yokluğu spermatik kord venlerinde kan birikimine yol açar. Bu durum kanın ters yönde akışını teşvik ederek venlerin genişlemesine neden olan venöz reflüyü tetikler.
Artan karın içi basıncı ağır kaldırma veya kronik öksürük gibi etkenlerle kanın venlere geri akışını artırabilir. Bu faktörler varikosel gelişimini kolaylaştırır. Oksidatif stres ve hipoksi de varikosel ile ilişkilidir. Skrotum sıcaklığının artmasıyla testis dokusu zarar görür ve bu durum spermatogenezi olumsuz etkiler. Hormonal faktörler özellikle Leydig ve Sertoli hücrelerinin aktivitesindeki azalma varikoselin doğurganlık üzerindeki olumsuz etkilerine katkıda bulunur.
Varikosel tipik olarak üç farklı sınıfa ayrılır:
- Grad 1 (Küçük): Sadece Valsalva manevrası sırasında hissedilir.
- Grad 2 (Orta): Valsalva manevrası gerektirmeden hissedilir.
- Grad 3 (Büyük): Skrotum derisinden görülebilir ve en şiddetli formdur.
Varikosel Tanısı Nasıl Konulur?
Varikosel tanısı genellikle detaylı bir fizik muayeneyle başlar. Hasta hem ayakta hem de yatarak incelenir çünkü varikosel durumu genellikle ayakta iken daha belirginleşir. Muayene sırasında hastadan Valsalva manevrası yapması istenir; bu iç karın basıncını artırarak varikoseli gözle görülür hale getirir. Varikosellerin belirginliği tanı sırasında üç farklı dereceye ayrılır:
- Derece I: Valsalva manevrası sırasında tespit edilir.
- Derece II: Manevra olmaksızın elle hissedilir.
- Derece III: Açıkça görülür ve kolayca elle hissedilir.
Fizik muayene yetersiz kalırsa veya daha fazla detay gerektiğinde renkli Doppler ultrasonografi devreye girer. Bu yöntem skrotal bölgede detaylı görüntüleme sağlar ve özellikle elle hissedilemeyen varikosellerin saptanmasında etkilidir. Doppler ultrason damarların boyutunu ve kan akışındaki potansiyel geri kaçakları değerlendirir. Valsalva manevrası ultrason sırasında kullanılarak reflü tespiti artırılabilir.
Renkli Doppler ultrason ameliyat öncesi değerlendirmelerde ve fizik muayene sonuçları belirsiz olan durumlarda özellikle önemlidir. Testis damarlarındaki kan akışını görselleştirerek varikoselin testis fonksiyonları üzerindeki etkisini değerlendirir. Tanı sürecinde varikoselleri derecelendirmek için bir standart olmamasına rağmen bu yöntem yaygın olarak tercih edilir.
Varikosel Ameliyatsız Tedavisi Nasıl Yapılır?
Varikosel tedavisinde cerrahi olmayan yöntemlerden biri anjiyografik bobin embolizasyonudur. Bu prosedür varikoseli olan damarları kapatarak tedavi eder ve çeşitli adımlar içerir.
Hasta Hazırlığı:
- Prosedür genellikle günübirlik olarak gerçekleştirilir.
- Lokal anestezi altında bazen hafif sedasyon altında hasta rahat bir şekilde tedavi olur.
Damara Erişim:
- Kasık veya boyun bölgesinden küçük bir iğne deliğinden damara ulaşılır.
- İnce bir tüp olan kateter bu delikten damara sokulur.
Görüntüleme Kılavuzu:
- Floroskopi kullanılarak kateter hedef damara yönlendirilir.
- Kontrast madde damar içine verilerek varikosel net bir şekilde görüntülenir.
Embolizasyon:
- Kateterin ucundan varikoselli damarları tıkayacak malzemeler yerleştirilir.
- Tıkanmak istenen damar içerisine paslanmaz metallerden oluşan tıkaç veya bobinler kullanılmaktadır.
Tamamlama ve İyileşme:
- Kateter çıkarıldıktan sonra giriş deliği bandajlanır.
- İşlem sonrası hemen bütün hasta kısa sürede (aynı gün) günlük yaşamına döner.
Varikosel embolizasyonunun etkinliği cerrahi yöntemlerle karşılaştırılabilir seviyededir. Embolizasyon daha az komplikasyon riski ile yüksek başarı oranları sunmakla birlikte embolizasyonda testiküler damarın tamamen kapatılması nedeniyle nüksler açısından cerrahi yöntemlerden üstündür. Özellikle cerrahi sonrası varikosel tekrar eden hastalar için idealdir. Bu tedavi yöntemi skrotal ağrıyı azaltır ve potansiyel olarak doğurganlığı iyileştirir. Ancak her tıbbi işlemde olduğu gibi embolizasyonun da bazı riskleri vardır. Küçük morluklar hafif ağrı ve çok nadiren bobin göçü gibi durumlar yaşanabilir. Ancak bu komplikasyonlar hafif seyreder ve tedavi edilebilir.
Varikosel testis ağrısına nasıl neden olur?
Varikosel testis ağrısına birkaç biçimde neden olabilir. Damarlarda genişleme yaşandığında pampiniform pleksus içindeki damarlar etkilenir ve bu durum kanın testisler çevresinde birikmesine sebep olur. Bu süreç venöz konjesyon olarak bilinir ve aşağıdaki şekillerde testis ağrısını tetikler:
Artmış Basınç ve Venöz Konjesyon:
- Damarlardaki genişleme testisler çevresinde kan birikmesine neden olur.
- Bu birikme özellikle ayakta durulduğu veya fiziksel aktivite gerçekleştirildiği zamanlarda ağrıya yol açar.
Yüksek Testis Sıcaklığı:
- Varikosel damarların soğutma işlevini bozar.
- Testisler çevresindeki sıcaklık artışı testis fonksiyonlarını bozar ve ağrıyı artırır.
Hipoksi ve Oksidatif Stres:
- Bozulan kan akışı testis dokusunda oksijen azalmasına neden olur.
- Azalan oksijen ve artan oksidatif stres dokuya zarar verir ve ağrıyı tetikler.
Retrograd Kan Akışı:
- Damarlardaki valflerin başarısız olması kanın geriye doğru akmasına neden olur.
- Bu durum venöz basıncı artırır ve varikosel ile ilişkili ağrı ve şişliği şiddetlendirir.
Varikosel için risk faktörleri nelerdir?
Varikosel birçok faktörün birleşimi sonucu gelişebilir. Bu faktörler arasında anatomik yapılar genetik yatkınlıklar hormonal dengesizlikler yaşam tarzı seçimleri ve bazı patolojik durumlar yer alır.
Anatomik Faktörler:
- Sol testis damarı sol böbrek damarına dik açıyla bağlanır; bu durum venöz basıncın artmasına neden olur.
- Bu yapısal özellik sol taraftaki varikosel oluşumunun daha yaygın olmasına katkı sağlar.
Genetik ve Ailesel Yatkınlık:
- Varikosel gelişimi kalıtsal damar özellikleri ve bağ dokusu zayıflıkları ile ilişkilendirilebilir.
- Aile geçmişinde varikosel bulunan bireylerde bu durumu geliştirme olasılığı daha yüksektir.
Hormonal Dengesizlikler:
- Hormon seviyelerindeki anormallikler damarların genişlemesini tetikleyebilir.
- Yüksek folikül uyarıcı hormon ve luteinize edici hormon seviyeleri sıklıkla rapor edilir.
Yaş:
- Varikosel genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde başlar.
- Yaş ilerledikçe varikosel prevalansı artar.
Yaşam Tarzı Faktörleri:
- Uzun süre ayakta kalmak ağır kaldırmak ve karın içi basıncı artıran diğer aktiviteler riski artırabilir.
Varikosel erkeklerde yaygın bir durum mudur?
Varikosel erkek sağlığını etkileyen yaygın bir durumdur ve skrotum içindeki damarların genişlemesi ile karakterizedir. Dünya çapında erkeklerin yaklaşık %15’inde görülür. Erkeklerde varikoselin sıklığı yaşla birlikte artma eğilimindedir. Ergenlik dönemi bu sorunun ortaya çıkışı için kritik bir zaman dilimi olarak kabul edilir.
- 11 ile 14 yaş arası erkek çocuklarda varikosel prevalansı %7,8 civarındadır.
- 15 ile 19 yaş arası genç erkeklerde bu oran %14’e ulaşmaktadır.
Varikosel prevalansı kısırlıkla mücadele eden erkeklerde daha da yüksektir. İnfertilite sorunu olan erkekler arasında varikosel oranı %35 ila %40 arasında değişir. Bu oranların yüksekliği varikoselin erkek kısırlığı üzerindeki potansiyel etkisini vurgular.
Yaş ilerledikçe varikosel geliştirme olasılığı artar ve bazı çalışmalar 70 yaşına kadar erkeklerin %75’ine kadarının varikosel geliştirebileceğini öne sürer. Bu durum erkek sağlığı üzerinde uzun vadeli etkilere sahip olabilir. Varikosel tedavisi için çeşitli cerrahi olmayan yöntemler mevcuttur ve bu yöntemler yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.
Dr. Ali Yurtlak, 1970 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş bir Girişimsel Radyoloji Uzmanıdır. Tıp eğitimini 1996 yılında Adana Çukurova Üniversitesi’nde tamamladı. Radyoloji alanındaki eğitimini İstanbul Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldı. Son yıllarda radyoloji alanında özel bir uzmanlık dalı olan Girişimsel Radyoloji’ye yönelerek anjiyografik işlemler gerçekleştirmektedir. Şu anda Özel Atlas Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda İstanbul Medicine Hospital Hastanesi’nde Anjiyografi Sorumlusu olarak çalışmaktadır.