Prostat Embolizasyonu Nedir, Nasıl Yapılır, Riskleri Nelerdir ?
Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE), iyi huylu prostat büyümesinin minimal invaziv bir yöntemle tedavi edilmesini sağlayan yenilikçi bir yaklaşımdır. Bu yöntem, cerrahi müdahaleye alternatif olarak kullanılan ve hastaların yaşam kalitesini artıran bir tedavidir. PAE işlemi, prostat bezini besleyen atardamarların tıkanmasıyla prostatın küçülmesini hedefler. Bu yazıda, PAE’nin farklı yönlerini ve bu tedavi seçeneğinin avantajlarını ele alacağız.
Başlık | Bilgi |
Tanım | Prostat embolizasyonu, büyümüş prostat bezini küçültmek için uygulanan minimal invaziv bir prosedürdür. |
Endikasyonlar | Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) semptomları (sık idrara çıkma, idrar akışında zayıflama, gece sık idrara çıkma, tam boşalamama hissi). Son yıllarda kronik prostatit tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştı. |
Prosedür | Anjiyografik yöntemle, kasık veya kol bölgesindeki bir damara kateter yerleştirilir ve prostat bezine giden kan damarlarına embolizasyon maddeleri enjekte edilir. |
Anestezi Türü | Lokal anestezi veya hafif sedasyon. |
İşlem Süresi | Ortalama 1 – 1.5 saat. |
Başarı Oranı | %80-90 oranında başarı. |
Riskler ve Komplikasyonlar | Riskler çok düşük olmakla birlikte enfeksiyon, kanama, mesane veya rektum yaralanması, geçici idrar zorluğu oluşabilir. |
İyileşme Süresi | Genellikle birkaç gün içinde normal aktivitelere dönülebilir. |
Avantajları | Açık cerrahiye göre daha az invazivdir, daha kısa iyileşme süresi ve hastanede kalış süresi. |
Alternatif Tedaviler | İlaç tedavisi, transüretral prostat rezeksiyonu (TURP) veya diğer ameliyatlar ve lazer tedavisi. |
Takip ve İzlem | Prosedür sonrası genellikle bir ay sonra kontrol randevusu yapılır. |
Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE) Nedir?
Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE), iyi huylu prostat büyümesinin tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. Bu yenilikçi yaklaşım, ameliyat gerektirmeden prostat bezinin boyutunu küçültmeyi amaçlar. İşlem sırasında, prostat bezini besleyen atardamarlar tıkanır, bu da prostatın büyümesini engeller.
PAE, prostatın büyümesine neden olan atardamarları hedef alarak etki eder. İnce kateterler aracılığıyla prostat arterlerine ulaşılır ve mikropartiküller enjekte edilir. Bu mikropartiküller, damarların tıkanmasını sağlar, böylece prostatın kan akışı kesilir. Bu durum, prostat bezinin boyutunun küçülmesine ve semptomların azalmasına yol açar. PAE işlemi, ameliyata kıyasla daha az invazivdir ve hastalar için daha az rahatsızlık yaratır. Bu yöntem, özellikle cerrahi riski yüksek olan hastalar için tercih edilen bir seçenektir.
Prostatik Arter Embolizasyonu Kimlere Uygulanır?
Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE), iyi huylu prostat büyümesi olan hastalar için bir tedavi alternatifi olarak düşünülmelidir. Özellikle cerrahi risk taşıyan yaşlı bireyler için uygun bir seçenektir. Bu yöntem, ameliyat olmak istemeyen veya ameliyatın riskleri nedeniyle çekinen hastalar için önemli bir çözüm sunar. Ayrıca, uzun süredir idrar sondası takılı olan veya prostat biyopsisi sonrası kanamaları olan hastalarda da PAE düşünülebilir.
PAE, ameliyatın gerektiği durumlarda tercih edilen bir seçenek haline gelir. Prostat kanseri şüphesi bulunan, mesane nörojenik bozukluğu yaşayan, üretra darlığı gibi komplikasyonları olan veya kronik böbrek yetmezliği sorunu bulunan hastalarda ise bu yöntem uygun değildir. Bu nedenle, hastaların özgün sağlık durumlarına göre değerlendirilmeleri ve uzman doktor tavsiyelerine başvurmaları önemlidir.
Shamar Young ve Jafar Golzarian’a göre prostat arter embolizasyonu (PAE), belirli özelliklere sahip hastalar için uygundur. Özellikle, 40 gramdan büyük prostat bezine sahip olanlar bu tedaviye iyi yanıt verir. Bu yöntem, küçük prostat bezleri olan hastalar için ideal olmayabilir. Hastaların maksimum akış hızı, prostat hacmi, prostat spesifik antijen ve idrar sonrası artık idrar miktarı gibi ölçümler önemlidir. Ayrıca, Uluslararası Prostat Semptom Skoru bileşenleri de değerlendirilmelidir. Düşük IPSS V/S oranına sahip hastalar genellikle mesane patolojisinden muzdarip oldukları için PAE dikkatle uygulanmalıdır. Büyümüş prostatın neden olduğu çıkış tıkanıklığından ziyade, mesane patolojisi olan hastalarda PAE’nin faydası sınırlı olabilir. Bu bilgiler ışığında, PAE’nin uygulanması için hastanın detaylı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Prostatik Arter Embolizasyonu İşlemi Nasıl Yapılır?
Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE) işlemi, iyi huylu prostat büyümesinin minimal invaziv bir şekilde tedavi edilmesini amaçlar. İşlem sırasında prostat bezini besleyen atardamarlara yönelik bir tıkanma sağlanarak prostatın büyüklüğünün azaltılması hedeflenir. İşlem, anjiyografi ünitesinde gerçekleştirilir ve genellikle lokal anestezi altında yapılır.
İşlem başladığında, hasta uyanık durumdadır, ancak ağrıyı hafifletmek ve rahatlatmak için damardan ilaçlar verilir. Kasıktan ince kateterler kullanılarak prostat arterlerine ulaşılır. Bu kateterler sayesinde mikropartiküller damarlara enjekte edilir ve böylece prostat bezinin kan akışı engellenir. Bu tıkanma sonucunda prostat bezinin büyüklüğü azalır ve semptomlar belirgin şekilde azalır. İşlem genellikle 60 ila 90 dakika sürer.
İşlem sonrasında hastanede yatış gerekmez, çünkü işlem minimal invazivdir ve iyileşme süreci hızlıdır. Normal günlük yaşama dönüş de genellikle cerrahi müdahaleye göre daha hızlıdır. PAE’nin avantajları arasında karın bölgesine kesik yapılmaması, genel anestezi gerektirmemesi ve cinsel işlev bozukluklarına yol açmaması bulunur. İşlem sonrası yan etkiler nadirdir ve genellikle hafif ağrı veya iğne giriş yerinde kanama şeklinde görülür. Uygun hastalar için PAE, iyi huylu prostat büyümesinin tedavisi için güvenli ve etkili bir seçenektir.
Prostatik Arter Embolizasyonu Avantajları Nelerdir?
Prostatik Arter Embolizasyonu’nun (PAE) pek çok avantajı bulunmaktadır. Bu minimal invaziv yöntem, geleneksel cerrahi müdahalelere göre bir dizi önemli fayda sunar. Öncelikle, PAE ameliyata kıyasla daha az invaziv bir işlemdir. Bu nedenle karın bölgesine kesik yapılmaz ve genel anestezi gerektirmez. Bu, hastaların iyileşme sürecini hızlandırır ve hastanede kalış süresini kısaltır. PAE işlemi sonrasında hastaların günlük yaşamlarına daha erken dönmelerine olanak tanır.
PAE’nin diğer bir avantajı da işlem sırasında ve sonrasında kan kaybının minimal olmasıdır. Geleneksel cerrahi işlemlerde sıkça görülen kanama riski, PAE’de oldukça düşüktür. Bu, hastaların işlem sonrası daha az rahatsızlık yaşamalarını sağlar. Ayrıca, PAE işlemi cinsel işlev bozuklukları gibi istenmeyen yan etkilere yol açmaz. Bu, hastaların cinsel sağlık konuları hakkında endişelenmelerini engeller. PAE ile birlikte hastaların ağrıları azalır veya hatta tamamen ortadan kalkar, bu da genel yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olur.
Prostatik Arter Embolizasyonu İşleminde Olası Riskler ve Yan Etkiler Nelerdir?
Her tıbbi işlemde olduğu gibi, Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE) işleminin de olası riskleri ve yan etkileri bulunmaktadır. Ancak bu etkiler genellikle nadir görülür ve çoğu hasta için tolere edilebilir düzeydedir. İşlem sonrası dikkat edilmesi gereken bazı faktörler bulunmaktadır.
PAE işlemi sonrasında hafif ağrı veya rahatsızlık hissedebilirsiniz. Bu ağrı genellikle tedavi edilebilir ve kısa süreli olup, birkaç gün içinde azalır. Aynı zamanda, işlem sırasında kasık bölgesine yapılan iğne giriş yerinde hafif kanama veya morarma meydana gelebilir, ancak bu genellikle kendiliğinden düzelir. Nadiren de olsa, işlem sonrası idrar yolu enfeksiyonları gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, işlem sonrası herhangi bir anormal semptom fark ederseniz, hemen sağlık profesyonellerine danışmanız önemlidir.
PAE işlemi sonrasında nadir durumlarda işeme güçlüğü, idrar yolu daralması veya geçici idrar yolu enfeksiyonları gibi sorunlar yaşanabilir. Bu gibi durumlar genellikle tedavi edilebilir. İşlem sonrasında bir süre sonda takılması gerekebilir, ancak bu da genellikle geçicidir. Özellikle iyi huylu prostat büyümesi olan hastalar için PAE işlemi genellikle güvenli ve etkili bir tedavi seçeneği olarak kabul edilir. Herhangi bir sorun veya endişe durumunda, sağlık uzmanınıza başvurmanız önerilir.
Prostatik Arter Embolizasyonu İşleminin Sonuçları ve Tekrarlama Riski
Prostatik Arter Embolizasyonu (PAE), iyi huylu prostat büyümesinin minimal invaziv bir tedavi seçeneği olarak sunduğu birçok avantajın yanı sıra, işlem sonrası etkileri ve hastalığın tekrarlama riski açısından da değerlendirilmelidir. PAE işlemi sonrasında hastalar genellikle belirgin rahatlama yaşarlar. Prostat bezinin küçülmesi, idrar akışının düzelmesini sağlar ve semptomların hafiflemesine yardımcı olur. Bu da hastaların yaşam kalitesini artırır. Ancak her hastanın yanıtı farklı olabilir; bazı hastalarda semptomlardaki düzelme hızlı olurken, diğerlerinde daha uzun sürebilir. İşlem sonrasında hastaların düzenli olarak takip edilmesi önemlidir, böylece tedavinin etkinliği izlenebilir ve gerektiğinde ilave müdahaleler planlanabilir.
PAE işleminin bir diğer avantajı, hastalığın tekrarlama riskinin düşük olmasıdır. İşlem sonrası dönemde hastaların semptomlarının nüks etmesi nadir bir durumdur. Literatürde PAE sonrası hastalığın tekrarlama riski %0-2 arasında bildirilmektedir. Bu da PAE’nin uzun süreli bir çözüm olabileceğini göstermektedir. Ancak herhangi bir tedavi seçeneğinde olduğu gibi, hastaların düzenli doktor kontrollerine gitmeleri ve sağlık durumlarını izlemeleri önemlidir. Böylece erken teşhis ve gerektiğinde müdahale yapılabilir, hastaların sağlığı en iyi şekilde korunabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Embolizasyon tedavisi prostata iyi gelir mi?
Embolizasyon tedavisi, prostat büyümesi olan hastalara önemli faydalar sağlar. Prostatın beslenmesini sağlayan arterlerin tıkanmasıyla, prostat küçülür ve semptomlar hafifler. İdrar akışı artar ve hastaların yaşam kalitesi yükselir. PAE, cerrahi müdahaleye alternatif olarak minimal invaziv bir yöntemdir. Bu nedenle, hastanede kalış süresi daha kısadır ve iyileşme süreci hızlıdır. Ayrıca, işlem sonrası yan etki oranı düşük ve komplikasyon riski azdır. İdrar yolu enfeksiyonu, ağrı ve kanama gibi yan etkiler nadir görülür. Ancak, her hasta için uygun olmayabilir ve detaylı değerlendirme gerektirir.
Prostat embolizasyonu ne kadar sürer?
Prostat embolizasyonu işlemi, prostat arterlerinin anatomik varyasyon genel damar yapısına bağlı olarak ortalama 1-2 saat arasında sürebilir. Genellikle işlem süresi hastanın anatomik yapısına göre 45 dakika ile 240 dakika arasında değişebilmektedir. Ayrıca embolizasyon işlemi sırasında kullanılan teknikler de süreyi etkileyebilir. Prosedürün süresi doktorun deneyimine ve hastanenin genel durumundan da önemli oranda etkilenir. İşlem süresi boyunca hasta genellikle rahat bir pozisyonda tutulur. Ek olarak işlem sırasında sürekli görüntüleme yapılarak arterlerin durumu kontrol edilir. Prostat embolizasyonu, dikkatli ve detaylı bir işlem olduğundan süre değişkenlik gösterebilir.
Prostat embolizasyonu sonrası iyileşme ne kadar sürer?
Prostat arter embolizasyonu sonrası iyileşme süresi genellikle birkaç gündür. Hastalar ilk birkaç gün ağır aktivitelerden kaçınmalıdır. Bunun dışında hastalar ertesi gün normal aktivitelerine dönebilir. İyileşme süreci genellikle hızlı ve sorunsuz geçer. Hastalar, giriş bölgesine doğrudan travma yaratacak hareketlerden kaçınmalıdır. Aşırı fiziksel aktivitelerin kısıtlanması birkaç gün sürer. Bu süreçte dikkatli olmak iyileşmeyi hızlandırır.
Prostat embolizasyonu sonrası prostat hemen düzelir mi?
Prostat embolizasyonu sonrası prostat hemen düzelmez. İlk 1-2 hafta içinde inflamasyon nedeniyle semptomlar yavaş yavaş iyileşir. İnflamasyonun düzelmesiyle birlikte doku iyileşmeye başlar. Bu süreçte hastanın şikayetleri hafifler. Prostat bezi küçülmeye başlar. Genellikle 1 ay içinde prostat bezine ciddi küçülme oluşmasıyla birlikte hastanın şikayetleri hızla azalır. Prostattaki küçülme, idrar tıkanıklığı semptomlarının azalmasını sağlar. Sonuç olarak, PAE prosedürünün faydaları bu dönemde ortaya çıkar.
Prostat embolizasyonu sonrası cinsellik biter mi?
Prostat embolizasyonu sonrası cinsel yaşam önemli bir zarar görmez. Nadir olarak (%1-2) cinsel yaşam olumsuz etkilenebilmekle birlikte bu oran klinisyenin deneyimine bağlı olarak dahada azalabilir. Bu prosedür sonrası retrograd ejakülasyon (meninin geri kaçması) gibi sorunlar yaşanmaz. Cinsel ilişki sırasında dışarıya meni atılamaması görülmez. İdrar tutamama problemi de embolizasyon sonrasında ortaya çıkmaz. Üretra darlığı ve sertleşme sorunu bu tedavi sonrasında beklenmez. Prostat embolizasyonu kısırlık riskini artırmaz. Ameliyat sonrası cinsellik genellikle etkilenmez. Ancak her bireyin iyileşme süreci farklı olabilir.
Ameliyatsız prostat küçültme güvenilir mi?
Ameliyatsız prostat küçültme işlemlerinin güvenilirliği uygulanan yönteme ve kişinin sağlık durumuna bağlıdır. Gerçek anlamda ameliyatsız prostat tedavisi denince akla prostat embolizasyonu gelmektedir. Bunun dışında teknikler arasında TUMT ve TUNA gibi minimal invaziv yöntemler bulunur. Hafif ila orta dereceli iyi huylu prostat hiperplazisi olan erkeklerde semptomları hafifletebilir. Ancak her yöntemin riskleri ve yan etkileri mevcuttur. TUMT ve TUNA yöntemleri üroloji uzmanları tarafında yapıldığından ürologla görüşmek gerekir. Prostat embolizasyonu ise girişimsel radyologlar tarafından yapılmakta olup işlem detayları için ilgi uzmanla görüşülmelidir. Tedavi seçeneklerinin potansiyel faydaları ve riskleri ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Hastanın durumuna en uygun tedavi planını belirlenmelidir. Dolayısıyla, ameliyatsız prostat küçültme işlemleri kişiye özel değerlendirilmelidir.
Kaynakça:
https://www.yalemedicine.org/conditions/prostate-artery-embolization
https://www.hopkinsmedicine.org/health/treatment-tests-and-therapies/prostatic-artery-embolization
Dr. Ali Yurtlak, 1970 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş bir Girişimsel Radyoloji Uzmanıdır. Tıp eğitimini 1996 yılında Adana Çukurova Üniversitesi’nde tamamladı. Radyoloji alanındaki eğitimini İstanbul Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldı. Son yıllarda radyoloji alanında özel bir uzmanlık dalı olan Girişimsel Radyoloji’ye yönelerek anjiyografik işlemler gerçekleştirmektedir. Şu anda Özel Atlas Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda İstanbul Medicine Hospital Hastanesi’nde Anjiyografi Sorumlusu olarak çalışmaktadır.