Miyom Embolizasyonu Nedir, Nasıl Yapılır?
Uterin miyom embolizasyonu, kadınların üreme organlarında görülen miyom adı verilen iyi huylu tümörlerin tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. Bu tedavi, miyomların neden olduğu semptomları hafifletmek veya ortadan kaldırmak amacıyla uygulanır. Uterin miyom embolizasyonu, cerrahi müdahale gerektirmeyen bir işlem olup lokal anestezi altında gerçekleştirilir.
Miyomlar Nedir, Özellikleri Nelerdir?
Miyomlar, kadınların üreme organı olan rahimde oluşan iyi huylu tümöral kitlelerdir. Genellikle 30-40 yaş arası kadınlarda görülür ve bu dönemdeki hormonal değişikliklerle ilişkilendirilir. Miyomların oluşma nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, östrojen hormonunun etkisi altında büyüdükleri düşünülür. Miyomların boyutları küçük yumrularından büyük tümörlere kadar değişebilir. Genellikle miyomlar ağrısızdır ve belirti vermezler, ancak büyüdükçe çeşitli semptomlar ortaya çıkabilir.
Miyomlar farklı tiplere ayrılır. İntramural miyomlar rahim kasının iç kısmında yer alırken, submukozal miyomlar rahmin iç tabakasına doğru büyürler. Subseröz miyomlar ise rahmin dışına doğru uzanır. Miyomların büyüklüğü ve konumu semptomların şiddetini etkiler. Miyomlar genellikle ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı, sık idrara çıkma, kabızlık gibi şikayetlere yol açabilir. Kansızlığa ve adet düzensizliklerine neden olarak yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Miyomların tedavisi, semptomların ciddiyetine, miyomların büyüklüğüne ve hastanın yaşam planlarına göre şekillenir.
Uterin Miyom Embolizasyonu’nun Avantajları Nelerdir?
Uterin miyom embolizasyonu, diğer geleneksel tedavi yöntemlerine kıyasla bir dizi avantaj sunar. Bu tedavi yöntemi, cerrahi müdahale gerektirmez ve lokal anestezi altında uygulanır. Bu sayede hastaların iyileşme süreçleri daha hızlı olur ve genel anesteziye bağlı riskler minimize edilir. Kanama riski düşer ve hastanede kalış süresi kısadır, genellikle bir gün hastanede kalınır.
Uterin miyom embolizasyonu, rahim korunurken semptomların hafiflemesini sağlar. Özellikle büyük miyomların neden olduğu bası semptomları, embolizasyon sonrası belirgin şekilde azalabilir. Cerrahi kesiler veya yara izleri olmadan, ince bir kateter aracılığıyla yapılan işlem, hastaların daha çabuk günlük yaşamlarına dönmelerine olanak tanır. Bu yöntem, miyomların tekrar büyüme olasılığını da düşük tutarak uzun vadeli bir çözüm sunar.
Bu avantajlar, uterin miyom embolizasyonunu kadınların yaşam kalitesini artırmak için tercih edilebilecek etkili bir tedavi yöntemi haline getirir. Her hasta için en uygun tedavi seçeneği, hastanın bireysel durumu ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak doktor tarafından değerlendirilmelidir.
Miyom Tanısı Nasıl Konulur?
Miyomların teşhisi için iki temel yöntem kullanılır, ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MR). Ultrasonografi, vücuda zarar vermeyen ses dalgaları kullanarak iç yapıları görüntülemeye yardımcı olan bir yöntemdir. Rahim ve miyomların yerleşimini, boyutunu ve sayısını belirlemek için sıkça kullanılır. Vajinal ultrasonografi, daha detaylı görüntüler elde etmek amacıyla rahim içi ve çevresindeki miyomların incelenmesinde kullanılır.
Manyetik rezonans görüntüleme (MR) ise daha ayrıntılı ve kesin sonuçlar sunan bir görüntüleme yöntemidir. Rahim ve miyomların dokusal yapılarını, büyüklüklerini, konumlarını ve dağılımlarını ayrıntılı bir şekilde gösterir. Bu yöntem, miyomların tanısını kesinleştirmede ve tedavi seçeneklerini değerlendirmede oldukça etkilidir. Her iki yöntem de doktorların hastanın durumunu değerlendirmesine ve en uygun tedavi yaklaşımını belirlemesine yardımcı olur.
Miyom tanısı koymada, Mary Ann Lumsden‘a göre, ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MR) önemlidir. Ultrasonografi, rahim ve miyomların yerleşimini, boyutunu ve sayısını saptamada kullanılır. Vajinal ultrasonografi, daha detaylı görüntüler için tercih edilen bir yöntemdir. Manyetik rezonans görüntüleme ise miyomların dokusal yapısını, büyüklüklerini ve dağılımlarını daha ayrıntılı gösterir. Bu yöntemler, doktorların hastanın durumunu değerlendirmesinde ve tedavi seçeneklerini belirlemesinde yardımcı olur. Hastanın ginekolojik geçmişi ve belirtileri dikkate alınarak, ilgili testler yapılır. Asimptomatik miyomlar, tanı kesin ise, genellikle daha fazla araştırma veya tedavi gerektirmez. Özetle, ultrasonografi ve MR, miyom tanısı koymak ve tedavi planlamak için etkili araçlardır.
Miyom Embolizasyonu Hangi Hastalara Uygulanabilir?
Miyom embolizasyonunun uygulanabilirliği, James B. Spies ve ekibi tarafından belirlenen kriterlere göre değerlendirilir. Hastaların bir veya daha fazla semptom göstermesi gerekmektedir; bunlar arasında ağır adet kanamaları, anemi, pelvik veya sırt ağrısı, bacak ağrısı ve idrar sıklığını içerir. Hastaların hormon tedavisi veya anti-enflamatuar ilaçlar gibi medikal tedavilere yanıt vermemesi veya uygun olmaması gerekir. Genç hastalar ve doğurganlığını korumak isteyenler için, histerektomi veya tekrarlayan miyomektomi dışındaki tüm tedaviler tükenmiş olmalıdır. Jinekolojik muayene ve Pap testi gibi belirli tıbbi değerlendirmeler de şarttır. Endometriyal biyopsi veya küretaj ile endometriyal kanser veya hiperplazi riski dışlanmalıdır. Bu kriterler, miyom embolizasyonunun uygulanabilirliğini belirlemede temel oluşturur.
Uterin Miyom Embolizasyonu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Uterin miyom embolizasyonu, özel bir işlem olarak girişimsel radyologlar tarafından gerçekleştirilir. Bu tedavi yöntemi, lokal anestezi altında uygulanır. İşlem sırasında hastalar genel anesteziye ihtiyaç duymazlar, bu da hastaların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur.
İşlem, kateter adı verilen ince bir tüp aracılığıyla gerçekleştirilir. Kateter, kasıktan rahmi besleyen atardamarlara yönlendirilir. Daha sonra, bu atardamarlara tıkayıcı tanecikler enjekte edilir. Tanecikler, miyomları besleyen damarlara girerek miyomların kanlanmasını engeller. Bu sayede miyomlar açlık durumuna geçer ve küçülmeye başlar. Miyomlar küçüldükçe, semptomlar da azalır. İşlem sonucunda miyomlar hedeflenen boyuta ulaşırken, rahim ve çevre dokular etkilenmez.
Uterin miyom embolizasyonu işlemi genellikle bir gün hastanede yatış gerektirir. İşlem sonrası ağrı ve rahatsızlık hissi olabilir, ancak bu genellikle ilaçlarla hafifletilebilir. Hastalar, birkaç gün içinde normal yaşamlarına dönebilirler. Bu işlem, cerrahi müdahale gerektirmeyen, etkili ve güvenli bir tedavi seçeneği olarak kadınların yaşam kalitesini artırabilir.
Miyom Kaç Cm Olursa Tehlikelidir?
A. A. Parthipun ve ekibinin yaptığı çalışmaya göre, miyomların boyutu komplikasyon riskini artırmaz. Bu araştırma, 121 uterin miyom hastasının uterin arter embolizasyonu (UAE) sonuçlarını incelemiştir. Hastalar, en büyük miyomun çapına ve rahim hacmine göre gruplandırılmıştır. Çalışma, büyük miyomları (≥10 cm olarak sınıflandırılan) olan gruplar ile daha küçük miyomları olan gruplar arasında komplikasyon oranında istatistiksel bir fark olmadığını bulmuştur. Aynı şekilde, büyük rahim hacmi (≥750 cm³ olarak tanımlanan) temel alınarak da komplikasyon oranlarında önemli bir fark gözlemlenmemiştir. İşlem sırasında kullanılan embolik ajan miktarına göre gruplandırıldığında da, komplikasyon oranları açısından fark bulunamamıştır.
Riskler ve Olası Komplikasyonlar Nelerdir?
Uterin miyom embolizasyonu genellikle güvenli bir tedavi yöntemi olsa da, her tıbbi işlemde olduğu gibi bazı riskler ve olası komplikasyonlar taşır. İşlem sonrası dikkatli takip ve danışmanlık gereklidir.
Nadir görülen bir risk, işlemin rahim dokusunda hasara neden olabilmesidir. Bu durum genellikle minimal düzeyde olup, tedavi sonrası rahim fonksiyonunu etkilemeyecek seviyede olabilir. Bunun dışında, bazı hastalarda adetten kesilme (amenore) görülebilir. Genellikle geçici bir durum olsa da, nadir durumlarda kalıcı olabilir. Enfeksiyon riski de bulunmaktadır, fakat antibiyotik tedavisi ile bu risk büyük ölçüde azaltılabilir.
Tüm medikal müdahalelerde olduğu gibi, embolizasyon da yan etkilere neden olabilir. Nadir de olsa, işlem sonrası vajinal akıntı, mikrobik olmayan iltihap veya saplı miyomların dışarı atılması gibi durumlar gözlenebilir. Bu nedenle, hastaların işlem sonrası dönemi yakından takip edilir ve herhangi bir sorun hemen tedavi edilir. Embolizasyonun başarısız olduğu durumlarda cerrahi seçenekler de her zaman değerlendirilebilir. Özetle, her ne kadar riskler düşük olsa da, uterin miyom embolizasyonu öncesinde hastaların doktorlarıyla detaylı bir değerlendirme yapması ve olası riskleri anlaması önemlidir.
Tedavi Sonrası ve Etkinlik
Uterin miyom embolizasyonu sonrası, hastalar genellikle semptomlarda belirgin bir iyileşme yaşarlar. İşlem, miyomların beslenme kaynaklarını keserek tümörlerin küçülmesini hedefler. Bu nedenle çoğu hastada kanama, ağrı gibi semptomlar önemli ölçüde azalır. Özellikle ilk birkaç ay içinde hastaların çoğunda yaklaşık %85-90 oranında semptomlarda düzelme veya kaybolma gözlemlenir. Miyomların boyutunda meydana gelen küçülme, hastaların yaşam kalitesini artırır ve günlük aktivitelerine dönüşlerini hızlandırır.
Uterin miyom embolizasyonunun etkinliği uzun dönemde de devam edebilir. Miyomlar, tedavi sonrası büyük oranda küçüldüğü için semptomların nüks etme ihtimali düşüktür. Bazı çalışmalarda, tedavi sonrası miyomların uzun yıllar boyunca büyüme eğilimi göstermediği ve semptomların kontrol altında tutulduğu gözlemlenmiştir. Bu da hastaların uzun süreli rahatlatıcı sonuçlar elde etmesini sağlar.
Doğurganlık ve Uterin Miyom Embolizasyonu Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?
Uterin miyom embolizasyonu, kadınların üreme organlarında görülen miyom tümörlerinin tedavisinde etkili bir seçenektir. Bu tedavi, rahimi koruyarak miyomların küçülmesini sağlar. Ancak tedavinin doğurganlık üzerindeki etkisi dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Uterin miyom embolizasyonu sonrası adet düzeni normale döner ve miyomlar çocuk doğurma yeteneğini genellikle etkilemez. Hamilelik planları olan kadınlar için tedavi öncesinde ve sonrasında doktorları ile görüşmelidirler. Embolizasyon sonrası rahimdeki miyomların küçülmesi ve semptomların hafiflemesi, doğurganlıkla ilgili endişeleri azaltabilir. Ancak tedavi seçenekleri bireysel olarak değerlendirilmeli ve hastanın öncelikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Uterin miyom embolizasyonu, miyomları tedavi ederken rahmi koruyan bir yöntemdir. Kadınlar, doğurganlık planları veya semptomların yönetimi konusunda doktorlarıyla açık iletişimde olmalı ve en uygun tedavi seçeneğini belirlerken tüm faktörleri dikkate almalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Miyom embolizasyonu kimlere yapılır?
Miyom embolizasyonu, semptomatik miyomları olan hastalara uygulanabilir. Histerektomi gibi büyük ameliyatlardan kaçınmak isteyenler için uygundur. Çok sayıda miyomu olup rahmini korumak isteyen hastalara önerilir. Dev veya çok sayıda miyom durumunda tercih edilir. Miyomektomi sonrası nüks yaşayan hastalarda etkili bir tedavi seçeneğidir. Histerektomiye dönme riski yüksek olan durumlarda da uygulanabilir. Adenomyozis nedeniyle uzun ve ağrılı adetleri olan hastalarda da kullanılabilir. Rahim korunarak tedavi edilmesi gereken durumlarda da miyom embolizasyonu uygulanabilir.
miyom embolizasyonu fiyatlarına neler etki eder?
Miyom embolizasyonu fiyatlarına hastanenin bulunduğu şehir büyük ölçüde etki eder. Uzman doktorun deneyimi ve unvanı da maliyeti belirler. Kullanılan malzemelerin kalitesi ve türü fiyatları etkileyen önemli bir faktördür. Ayrıca işlemin yapıldığı hastanenin genel maliyet politikaları da fiyatta rol oynar. Sigorta kapsamı fiyat üzerinde belirleyici olabilir. Ek olarak kullanılan teknoloji ve ekipman maliyeti artırabilir. Hastanın genel sağlık durumu ve işlem sırasında doğabilecek komplikasyonlar da fiyatı etkiler. Son olarak hastanede kalış süresi ve bakım maliyetleri de fiyatı belirleyen unsurlar arasındadır.
Kaynakça:
https://www.yalemedicine.org/conditions/uterine-fibroid-embolization
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK519016/
Dr. Ali Yurtlak, 1970 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş bir Girişimsel Radyoloji Uzmanıdır. Tıp eğitimini 1996 yılında Adana Çukurova Üniversitesi’nde tamamladı. Radyoloji alanındaki eğitimini İstanbul Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldı. Son yıllarda radyoloji alanında özel bir uzmanlık dalı olan Girişimsel Radyoloji’ye yönelerek anjiyografik işlemler gerçekleştirmektedir. Şu anda Özel Atlas Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda İstanbul Medicine Hospital Hastanesi’nde Anjiyografi Sorumlusu olarak çalışmaktadır.