May-Thurner Sendromu (Toplardamar Sıkışması)
May Thurner Sendromu, pelvik bölgede sağ iliak arterin sol iliak vene baskı yapması sonucunda oluşan bir tıbbi durumdur. Bu durum, toplardamarın kan akımının engellenmesine ve derin ven trombozu (DVT) riskinin artmasına yol açabilir. Genellikle sol bacağın toplardamarlarında meydana gelir ve çoğu zaman belirti vermez. Bu yazıda, May Thurner Sendromu’nu detaylı bir şekilde anlatacağız.
May Thurner Sendromu Nedir?
May Thurner Sendromu, sağ iliak arterin sol iliak vene baskı yapması sonucu ortaya çıkan bir tıbbi durumdur. Bu sendrom, pelvik bölgede bulunan sağ iliak arterin sol iliak vene baskı yaparak toplardamarın kan akımını engellemesi durumunda meydana gelir. Bu basınç nedeniyle toplardamarın içinde tıkanıklıklar ve pıhtılar oluşabilir. Genellikle sol bacak toplardamarlarında görülür ve özellikle genç kadınlarda sıkça rastlanır.
May Thurner Sendromu’nun en önemli sonuçlarından biri derin ven trombozudur. Bu durumda, toplardamarlarda kan pıhtıları oluşur ve kan akışı engellenir. Pıhtılar zamanla büyüyebilir ve akciğerlere pıhtı atması gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Sendromun belirtileri genellikle belirsizdir ve hastaların çoğu zaman farkında değildir. Ancak sol bacakta şişme, ağrı, varisler ve cilt değişiklikleri gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
May Thurner Sendromu, pelvik bölgede yer alan damarların yapısı ve anatomisiyle ilgilidir. Sol iliak toplardamar, sağ iliak arterin baskısı altında kalır ve zaman içinde bu basınca bağlı olarak tıkanıklıklar oluşabilir. Bu sendromun belirtileri genellikle yavaşça gelişir ve çoğu zaman diğer durumlarla karışabilir. Bu nedenle, bacakta şişme, ağrı veya cilt değişiklikleri gibi belirtiler yaşayan kişilerin bir sağlık profesyoneline danışmaları önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, sendromun ilerlemesini engelleyebilir ve ciddi komplikasyonları önleyebilir.
May Thurner Sendromu Nasıl Gelişir?
May Thurner Sendromu’nun gelişimi, Laura Avila ve meslektaşlarına göre, belirli anatomik yapısal farklılıklardan kaynaklanır. Bu sendrom, sol ortak iliak venin sağ ortak iliak arter tarafından sıkıştırılmasıyla ortaya çıkar. Bu sıkışma, venöz akışın bozulmasına ve iliofemoral derin ven trombozuna yol açar. Sendrom, 1851’de Virchow tarafından ilk kez tarif edilmiş, sol taraftaki DVT vakalarının yaygınlığına dikkat çekilmiştir. 1950’lerde May ve Thurner, kronik sol ortak iliak ven sıkışması sonucu venöz dikenlerin oluşumunu açıklamıştır. Bu durum genellikle belirgin semptomlar göstermeyebilir. Ancak bazı hastalarda bacak ağrısı, şişme veya cilt değişiklikleri gibi belirtilerle kendini gösterebilir. May Thurner Sendromu, doğru teşhis ve tedavi ile yönetilebilen bir durumdur.
May Thurner Sendromu Kimlerde Görülür?
Michelle M. Harbin ve Pamela L. Lutsey‘ye göre, May Thurner Sendromu (MTS), özellikle kadınlarda daha sık görülür. Bu durumun kadınlarda yaygın olmasının nedeni, pelvis yapısı ve bel lordozunun etkisi olarak açıklanır. Araştırmalar, kadınların pelvis yapısının, bel lordozunun belirginliği nedeniyle alt bel omurlarını iterek sol iliak veni sağ iliak artere sıkıştırdığını gösterir. Ayrıca, MTS’nin ergenlerde de gözlemlendiği belirtilir. Gebelik veya doğum sonrası dönemde MTS vakaları artış gösterir. Bu bilgiler, MTS’nin gençler ve yetişkinler arasında cinsiyet ve yaşa göre değişkenlik gösterebileceğini işaret eder. Dolayısıyla, MTS’nin kadınlarda ve bazı durumlarda ergenlerde daha sık rastlandığı anlaşılır.
Risk Faktörleri
May Thurner Sendromu’nun belirtileri genellikle hafif olabilir veya hiç fark edilmeyebilir. Bununla birlikte, bazı kişilerde belirgin semptomlar ortaya çıkabilir. Özellikle sol bacakta şişme, ağrı, varisler, ciltte renk değişiklikleri ve bacakta kalınlaşma gibi bulgular görülebilir. Bu semptomlar, toplardamarlarda kan akışının sıkışması ve engellenmesi sonucu meydana gelir. Sol bacak, genellikle sağ bacağa göre daha fazla etkilenir.
Risk faktörleri arasında genç kadınlar öne çıkar. Özellikle 20-40 yaşları arasındaki kadınlar, May Thurner Sendromu’na daha yatkındır. Hamilelik dönemi de bu sendromun riskini artırabilir. Uzun süreli hareketsizlik veya yatağa bağlılık, sendromun oluşma olasılığını artırabilir. Aynı şekilde obezite de risk faktörleri arasında yer alır. Aile geçmişi içinde kan pıhtılaşması bozukluğu veya damar problemleri bulunması da riski artırabilir.
May Thurner Sendromu, çoğu zaman sessiz ilerleyen bir durumdur ve semptomlar genellikle diğer hastalıklarla karıştırılabilir. Bu nedenle, risk faktörlerine dikkat etmek ve herhangi bir belirti veya değişiklik olduğunda bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçmek önemlidir. Erken tanı ve tedavi, olası komplikasyonları önlemek için kritik öneme sahiptir.
May Thurner Sendromu Tanısı Nasıl Konur?
Lin Ou-Yang ve Guang-ming Lu’ya göre, May Thurner Sendromu (MTS) tanısı öncelikle görüntüleme çalışmalarıyla konur. Ultrason, MTS’nin teşhisinde ilk adım olarak kullanılır ve ven yapısındaki bozuklukları, kan akışındaki anormallikleri tespit eder. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), vücutta detaylı kesit görüntüleri sağlayarak MTS’ye özgü anatomik anormallikleri belirlemeye yardımcı olur. Özellikle sağ iliak arterin sol iliak veni sıkıştırması bu yöntemlerle tespit edilir. Dijital Substraksiyon Anjiyografi (DSA) ise daha invaziv bir prosedürdür. Non-invaziv testlerden net sonuç alınamadığında tercih edilen bu yöntem, venlere enjekte edilen kontrast boya ile X-ışını görüntüleri alınarak venlerdeki tıkanıklıkları ortaya çıkarır. MTS tanısı, genellikle sol bacakta şişme ve ağrı gibi belirtilerle birlikte, bu görüntüleme sonuçlarına dayanarak konulur.Klinik Değerlendirme
Hastanın semptomları, öyküsü ve risk faktörleri doktor tarafından dikkatlice değerlendirilir. Şişme, ağrı, varisler gibi belirtiler, sendromun varlığını düşündürebilir. Aynı zamanda hastanın yaşam tarzı, medikal öykü ve varsa pıhtılaşma bozuklukları gibi faktörler de göz önünde bulundurulur.
- Görüntüleme Yöntemleri
Doppler ultrasonografi, May Thurner Sendromu’nun tanısında en yaygın kullanılan görüntüleme yöntemidir. Bu yöntemle damar yapısı ve kan akımı incelenir. Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve venografi gibi yöntemler de kullanılabilir. Bu görüntüleme yöntemleri ile damarın yapısı, darlık ve bası durumu görsel olarak değerlendirilir.
- İnvazif Tanı Yöntemleri
Eğer görüntüleme yöntemleri sonuç vermezse veya daha ayrıntılı bir değerlendirme gerekiyorsa, invazif tanı yöntemleri kullanılabilir. Venografi, damar içine kontrast madde enjekte edilerek yapılır ve damarın yapısı daha net görüntülenir. Aynı zamanda intravasküler ultrasonografi (IVUS) ile damarın iç yapısı detaylı bir şekilde incelenir.
Derin Ven Trombozu ve Komplikasyonlar
May Thurner Sendromu, derin ven trombozu riskini artırabilir. Derin ven trombozu, toplardamarlarda kan pıhtısı oluşması durumunu ifade eder. Bu pıhtılar, kan akışını engelleyerek damarın tıkanmasına neden olabilir. May Thurner Sendromu’nda, sol iliak toplardamarın baskı altında kalması, kan akımının yavaşlamasına ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir.
Derin ven trombozu ciddi bir komplikasyon olarak kabul edilir. Pıhtının büyümesi veya koparak dolaşıma girmesi durumunda, akciğerlere ulaşarak pulmoner emboliye yol açabilir. Bu durum, akciğer damarlarının tıkanmasına ve ciddi solunum güçlüğüne neden olabilir. Pulmoner emboli hayati tehlike oluşturabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
Derin ven trombozu ayrıca post-trombotik sendrom adı verilen bir duruma da yol açabilir. Bu sendrom, toplardamarların hasar görmesi ve işlevselliğini yitirmesi sonucu bacakta kronik şişlik, ağrı, cilt değişiklikleri ve ülserlerin oluşmasına neden olabilir. Bu komplikasyonlar May Thurner Sendromu’nun ciddiyetini vurgularken, erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımlarının önemini bir kez daha ortaya koyar.
May Thurner Sendromu ve Tedavi Yaklaşımları
May Thurner Sendromu’nun tedavi yöntemleri, hastalığın evresine, semptomların ciddiyetine ve komplikasyon riskine bağlı olarak değişebilir. Tedavi hedefleri, semptomların kontrol altına alınması, derin ven trombozu riskinin azaltılması ve hastanın yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir.
Tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, pıhtı eritme işlemi ve balon anjioplasti ile stentleme bulunur. İlaç tedavisi, genellikle kan sulandırıcı ilaçlarla sağlanır. Bu ilaçlar, kanın daha ince akmasını sağlayarak pıhtı oluşumunu engellemeye yardımcı olabilir. Özellikle pıhtı riski yüksek olan hastalarda bu tür ilaçlar önerilir. Pıhtı eritme işlemi, pıhtı oluşmuş olan damara özel kateterler aracılığıyla pıhtı eritici ilaçların verilmesiyle gerçekleştirilir. Bu işlem, pıhtının çözülmesini ve kan akışının normale dönmesini sağlayabilir.
Balon anjioplasti ve stentleme, daralmış veya tıkanmış olan damarın genişletilmesi ve açık tutulması amacıyla uygulanan bir girişimsel tedavi yöntemidir. Bu işlem, lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve önce damar genişletilir, ardından stent adı verilen özel bir cihaz yerleştirilerek damarın açık kalması sağlanır. Bu yöntem, damardaki tıkanıklığın giderilmesi ve kan akışının düzeltilmesi için etkili bir yaklaşımdır.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Önlemler
May Thurner Sendromu’nun etkilerini azaltmak ve risklerini en aza indirmek için yaşam tarzı değişiklikleri ve önlemler almak önemlidir. Aktif bir yaşam tarzını benimsemek, sağlıklı bir kiloyu korumak ve düzenli egzersiz yapmak bu süreçte büyük öneme sahiptir. Özellikle uzun süreli oturmak veya hareketsiz kalmak, sendromun riskini artırabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla hareket etmek, bacak kaslarının pompalayıcı etkisini artırarak kan dolaşımını iyileştirebilir.
Beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek de önemlidir. Tuz alımını sınırlamak, sıvı tüketimine özen göstermek ve dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak damar sağlığını destekleyebilir. Ayrıca sigara içmekten kaçınmak da damarlar üzerinde olumsuz etkileri olan bir risk faktörüdür. Sigara içmek, damarların daralmasına ve kan dolaşımının zayıflamasına neden olabilir.
Uzun uçuşlar veya uzun süreli oturma gerektiren aktiviteler sırasında düzenli olarak bacak kaslarını çalıştırmak için bacak egzersizleri yapmak da faydalıdır. Bacakları hareket ettirerek kanın toplardamarlarda sıkışmasını engellemek mümkündür. Ayrıca, eğer May Thurner Sendromu riski taşıyorsanız veya geçmişte derin ven trombozu yaşadıysanız, doktorunuzun önerdiği önleyici tedbirleri takip etmek de hayati önem taşır. Bu tür önlemler, sendromun ilerlemesini engellemeye ve sağlıklı bir yaşam sürmeye yardımcı olabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
May thurner sendromu belirtileri nelerdir?
May-Thurner sendromu, belirtiler göstermeyebilir. Ancak, belirtiler genellikle sol bacakta ortaya çıkar. İlk olarak, bacakta ağırlık hissi oluşabilir. Ayrıca, cilt renginde değişiklik görülebilir. Bunun yanı sıra, ağrı hissedilebilir. Diğer bir belirti ise, açık yaralar yani ülserlerin oluşmasıdır. Sol bacakta şişme de yaygın belirtiler arasındadır. Son olarak, varisli damarlar da belirtiler arasında yer alır.
Kaynakça:
https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/17213-may-thurner-syndrome
Dr. Ali Yurtlak, 1970 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş bir Girişimsel Radyoloji Uzmanıdır. Tıp eğitimini 1996 yılında Adana Çukurova Üniversitesi’nde tamamladı. Radyoloji alanındaki eğitimini İstanbul Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldı. Son yıllarda radyoloji alanında özel bir uzmanlık dalı olan Girişimsel Radyoloji’ye yönelerek anjiyografik işlemler gerçekleştirmektedir. Şu anda Özel Atlas Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda İstanbul Medicine Hospital Hastanesi’nde Anjiyografi Sorumlusu olarak çalışmaktadır.